29 Şubat 2016 Pazartesi
27 Şubat 2016 Cumartesi
Kepekli Makarnalı Diyet yemeği
Malzemeler
1 paket kepekli makarna
Sosu için
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 diş sarımsak
1 kabak
1 havuç
1 dolmalık kırmızı biber
1 dolmalık sarı biber
1 dolmalık yeşil biber
2 yemek kaşığı soya sosu
Tuz
1 çay kaşığı kırmızı pul biber
1 çay kaşığı nane
Üzeri için
Yarım su bardağı rendelenmiş light beyaz peynir
4-5 dal taze kekik
Hazırlanışı:
Kepekli burgu makarnayı haşlayıp suyunu süzün. Sosu için zeytinyağını bir sos tenceresinde ısıtın. Ezdiğiniz sarımsak, küp doğradığınız sebzeler ve soya sosunu ekleyip karıştırın. Tencerenin kapağını kapatıp sebzeler suyunu çekene kadar pişirin. Süzdüğünüz makarnayı sebzelerin üzerine ekleyip tuz ve baharatlarla tatlandırın. Rendelenmiş light beyaz peynir ve taze kekik dalları ile süsleyip servis yapın.
Lezzet Dergisinden alınmıştır.
26 Şubat 2016 Cuma
Ağız şapırdatılmasından nefret mi ediyorsunuz? Sebebi yaratıcı beyniniz olabilir!
![]() |
Şarlo da ağız şapırdatanlardan hazzetmezmiş. |
“Yazmam için yalnızlığa ihtiyacım var; asosyal birisi gibi değil, o yeterli olmaz, ölü birisi gibi!”
Northwestern Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yaratıcılık ve anlamsız gürültüleri filtreleyememe arasında bir bağlantı olduğunu gösterdi. 2015’te Neuropsychology Dergisi'nde yayınlanan araştırma, yaratıcı düşünceyle “duyusal kapılama” arasındaki ilişkiyi inceledi. Duyusal kapılama, gereksiz veya ilişkisiz uyaranları filtreleyen, istem dışı, sinirsel bir süreç olarak tarif ediliyor.
Araştırmacılar, 97 katılımcıya yaratıcılığa eriştikleri başarıları sorgulayan bir anket verdiler ve onları Ayrıştırıcı Düşünme Testine tabi tuttular. Bu test, laboratuvarlarda sıkça yaratıcı zihinleri değerlendirmek için kullanılan bir teknik olarak biliniyor.Bilim insanları, sakız çiğnenmesi, ağız şapırdatılması, tükenmez kalemin açılıp kapanma sesi, nefes sesi gibi tekrar eden seslere karşı verilen aşırı tepkilere “misophonia” adını veriyorlar. 2013’te Amsterdam’da Hollandalı bilim insanları, 42 insanla görüştü ve bu tür seslere karşı duyarlı olan insanların hepsinin aynı tepkileri verdiklerini tespit ettiler. Sese duyarlı kişiler, bu tür durumlarla karşılaşmamak için bazı ortamlardan kaçıyor, kulaklık kullanıyor yada strese giriyorlar.
Yazının tamamı için http://www.evrimagaci.org/fotograf/73/8099
Çeviren: Ömer F. Altundağ (Evrim Ağacı)
"http://www.iflscience.com/brain/easily-distracted-noise-you-could-be-creative-genius"kaynağından alınmıştır.
25 Şubat 2016 Perşembe
Hesaplaşma bugün vizyonda
Robotlar İşimizi elimizden alabilir
Boston Dynamics, "Atlas" isimli robotunun dış ve iç mekanlarda çalışabilen versiyonunu tanıttı. Elektrikten güç alan ve hidrolik olarak çalıştırılan robot, üzerindeki sensörler sayesinde vücudunun ve bacaklarının dengesini sağlayabiliyor. Atlas yine bu sensörlerin yönlendirmesi sayesinde arazi şartlarını algılıyor ve engelleri aşıyor. Atlas, yaklaşık 1 metre 80 santimetre yüksekliğinde ve 81.5 kilo ağırlığında.
24 Şubat 2016 Çarşamba
Otonom Medya Deneyimleri
90’lı yıllar toplumsal, ekonomik, kültürel, siyasi alanlarda birbirine paralel iki dönüşüme sahne oldu. Küreselleşme olgusu ile küreselleşme karşıtı ya da alternatif küreselleşme hareketlerinin yükselişi ve internet ile dijital iletişim teknolojilerinin kitleselleşmesi, bunların ticari ve eğlence amaçlı kullanımlarının yanısıra aktivist kullanımlarının keşfedilmesi.
Arka fonda Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’na, Dünya Ticaret Örgütü’ne, kapitalizmin kurumlarına, ABD’nin Irak’ı işgaline karşı yükselen yeni sosyal hareketler, Chiapas’tan Seattle’a “Başka Bir Dünya Mümkün” sloganıyla haykıran ve interneti ‘devrimci’ ve alternatif bir iletişim aracı olarak kullanan aktivistler…
Otonom Medya, bu dönüşüm sürecine odaklanan ve her biri farklı medya formatlarını inceleyen makalelerden oluşuyor. Makaleleri yazanlar ise alternatif ve otonom medya çalışanları, akademisyenler, medya aktivistleri.
Kitap, Kanadalı akademisyen ve aktivist Scott Uzelman’ın medya aktivizmi üzerine kavramsal tartışmasıyla başlıyor.
Medya aktivistlerini tipik bir ülke, yaş, toplumsal cinsiyet, ırk ya da sınıf profiliyle betimlemenin mümkün olmadığını belirten Uzelman’a göre, içinde yaşadığımız medya manzarasını değiştirmek için mücadele eden, farklı sosyal gruplardan gelen herkes medya aktivisti olabilir. Uzelman, medya aktivistlerinin amaçlarını şöyle açıklıyor:
“Medya aktivistleri anaakım medyayı daha geniş bir düşünce ve perspektif çeşitliliğine açmak, egemen kültür, ticari ve siyasi mesajları altüst etmek, düzenlemeyle ya da yasal baskı yoluyla medya pratiklerini ve sahiplik yapılarını yeniden biçimlendirmeye ve/veya kurulu geleneklerle kökten bağını koparan katılımcı ve demokratik iletişim biçimleri yaratarak egemen medyayı atlatmak için çalışıyorlar.”
Sosyal hareketleri sahalarda yatay olarak büyüyen, gündelik hayatın yüzeyinin hemen altında bağlantılar kuran ve eninde sonunda beklenmedik biçimlerde patlayan rizomatik organizmalara benzeten ve medya aktivistlerinin sosyal ve çevresel adalet için hareketlerin can alıcı katalizörleri olduğunu söyleyen Uzelman, medya aktivistlerini iki gruba ayırır:
1- Anaakım medyayı düzeltmeye çalışan alternatif medya aktivistleri
2- Katılımcı ve demokratik yeni iletişim biçimlerini teşvik ederek anaakım medyayı baypas etmenin yolunu arayan otonom medya aktivistleri.
İkinci grup, mevcut medya kurumlarında bir dönüşüm yaratmaktan ziyade medya ekolojisine otonom medya ve iletişim deneyimlerini eklemeyi,
hiyerarşiden muaf, demokratik bir örgütlenmeyi hedefler.
Otonom medya sadece muhalif bakış açılarının aktığı kanallar olarak işlemez, aynı zamanda iletişim kurmanın yeni, daha demokratik ve katılımcı yollarını kurmanın peşindedir. Otonom medya aktivistleri, iletişim araçlarını kendi öykülerini anlatmak üzere işgal ederler, başkalarını da kendi medya ürünlerini yaratmak için teşvik ederler, yeni iletişim teknolojilerini kullanarak medya stratejileri geliştirirler, kültürel bozma, détournement, reklamavcılığı, yazılamalar, sokak performansları vb. türler aracılığıyla eleştirel mesajlarını yaygınlaştırırlar.
Kitabın diğer yazarları korsan radyodan açık yayıncılığa, video aktivizminden sokak gazetelerine farklı mecralardaki otonom deneyimlere yoğunlaşıyorlar.
Medya aktivisti Marian van der Zon, Geçici Otonom Radyo deneyimini okurlarla paylaşıyor. Radyoyu ucuz, basit ve alternatif seslerin yayılması için etkin bir araç olarak gören Zon, aktivistlerin otonom ve genellikle geçici deneyler içerisinde korsan radyo, mikro-radyo ve topluluk radyosu yapmak için çabaladığına dikkat çekiyor.
Andrea Langlois, içerik yaratma sürecinin okuyuculara şeffaf olduğu ve onların da makaleler yazarak ya da kendi web sitelerini kurarak içine dâhil olabildikleri bir pratikten, açık yayıncılık ve Indymedia örneğinden söz ediyor. İlk kez Seattle’da DTÖ Toplantısı’na karşı örgütlenen aktivistlerin kullandığı Indymedia projesi, kısa sürede yeryüzünde yayılarak küresel ve merkezsiz bir alternatif medya ağına dönüştü.
Medya aktivisti Andréa Schmidt, Bağdat’tan izlenimlerini aktararak sömürgeci ülkelerden gelen Batılı aktivistlere ve habercilik pratiklerine eleştiri getiriyor:
“Benim gibi aktivistler Irak, Filistin, Chiapas gibi yerlere büyük ümitlerle gelirler. İşgale karşı direnen ve kendi kaderini tayin için mücadele eden halklarla dayanışmayı istediğimiz için geliriz. Çoğu zaman, onların baskı altına alınmalarını ve yoksullaştırılmalarını sağlayan ve destekleyen Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinden geliriz. Ve sıklıkla, desteklemek istediğimiz bölge ya da halklar hakkında sınırlı tarihsel bilgimiz vardır. Yerel dili idrak ettiğimiz şüphelidir ve Montréal, New York ya da Londra sokaklarında (ya da üniversitelerinde) geliştirdiğimiz becerileri örgütleriz. Yanımızda getirdiğimiz bağımsız muhabirlik araçlarıyla; dijital fotoğraf makineleriyle, mini-disk kayıt cihazlarıyla, cep telefonlarıyla, video kameralarla ve dizüstü bilgisayarlarla boy gösteririz ve bunların aynı zamanda dayanışmanın araçları olduğuna inanırız.”
Schmidt, aktivist haberciliğin çoğunlukla sömürgeci kalıpları tekrarladığına, özellikle Irak örneğinde anaakımdan pek de farklı olmadığına, bilgi akışının Irak’tan Batı’ya tek yönlü aktığına dikkat çekiyor.
Isabelle Mailloux-Béïque de otonom medya pratiklerini daha iyi anlamak için sokağa iniyor.
Ona göre Montréal’den Paris’e, Namibya’dan Buenos Aires’e sokak gazetelerinin birincil işlevi, ötekileştirilen kesimlerin sesini duyurmalarını ve toplumda güç kazanmalarını sağlamak. Günümüz toplumunun paryaları evsizler, bağımlılar, seks işçileri, mahkûmlar, sosyal yardım alanlar, sokak çocukları vb. makaleleri ve öyküleriyle katkıda bulunarak gazetelerin üretimine katılıyorlar; kentin anacaddelerinde toplumsal mekanları işgal ederek kamusal alanda görünür hale geliyorlar.
Anaakımla mücadelenin bir diğer biçimi de video aktivizm. David Widgington, yıllar içerisinde küçülen, ucuzlayan ve cebe giren video kameraların ‘devrimci’ potansiyelini ele alıyor yazısında. Video kameranın insan hakları ihlallerinin belgelenmesinde önemli bir araç olduğunu söyleyen yazar, Witness, Les Lucioles, Big Noise Tactical Media, Papertiger.tv, Vidéographe, Le Rézo, International Solidarity Movement gibi video ve medya aktivizmi kolektiflerinin imkanları ve sınırlılıklarını tartışıyor.
Dawn Paley de yazısında blogların mahrem ve gündelik kullanımlarından ziyade aktivist kullanımlarını ele alıyor.
Bloglar bir yandan küreselleşerek ötekileştirilmiş seslerin, enformasyon tekellerine karşı direnişin tohumları olarak çevrimiçi ortamda ortaya çıkmalarına izin verirken diğer yandan da bazı sınırlılıklara sahipler. Sayısal uçurum ve dijital iletişim teknolojilerine erişimde yaşanan sorunlar, internetin şirketleşmesi ve tekelleşmesi, blogların bireysel doğası, internette İngilizcenin egemenliği ve blog sayısındaki enflasyon blogların etkinliği konusunda başlıca engelleri oluşturuyor.
Kitabın son bölümünde Frédéric Dubois, medya dayanışmasını güçlendirmek için ağların önemine dikkat çekiyor. Dubois’ya göre bloglar, açık yayıncılık siteleri, bağımsız TV istasyonları, korsan radyolar ve video kolektiflerinde yer alan medya aktivistlerinin hepsi yalıtılmışlıkla savaşmak için ağa gereksinim duyarlar.
"Coğrafi ve ideolojik uçurumları daraltmak, otonom medya toplulukları arasında var olan rekabetçiliği ve farklılıklara saygıyı kaybetmeden başarılmalıdır. Farklı geçmişlere, beklentilere, siyasi yönelimlere ve izleyicilere sahip medya örgütlerini birleştirmek için gruplar arasında eşgüdümlü bir dayanışma temeldir.”
Böylece ağların yaratılması medya aktivistlerini bir araya getirir, enformasyon gettolarını dışarıya açar ve enformasyonun daha geniş bir izleyiciye akmasına yardımcı olur.
Akıcı üslubu ve özgün tasarımıyla da öne çıkan, Gülüm Şener’in Türkçeleştirdiği Otonom Medya kitabı, günümüzde sosyal medya devrimi olarak adlandırılan dönüşümün ilk yıllarına dönerek medya aktivizmi kavramının Kuzey Amerika özelinde gelişimini, imkanlarını ve sınırlılıklarını araştırıyor, farklı mecralarda aktivizm yapanların deneyimlerine yer veriyor.
Didem Sezen in 20 Şubat 2016 tarihli Bianet yazısından alınmıştır. Yazının tamamı için http://bianet.org/biamag/medya/172275-otonom-medya-deneyimleri *Otonom Medya, Andrea Langlois ve Frédéric Dubois, Kafka Kitap, Çev. Gülüm Şener, 2016, 184 sayfa
23 Şubat 2016 Salı
Tarihte bugün
1893 - Rudolf Diesel, dizel motorun patentini aldı.
1903 - Küba, Guantanamo Körfezini ABD'ye kiraladı.
1919 - Benito Mussolini İtalya'da Faşist Partisini kurdu.
1945 - Türkiye-ABD ikili yardım antlaşması imzalandı.
1945 - Türkiye Büyük Millet Meclisi, Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti.
1978 - Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) kuruldu.
1991 - Körfez Savaşı: ABD kara kuvvetleri Suudi Arabistan sınırını geçerek Irak topraklarına girdiler.
1994 - Cep telefonu şebekeleri hizmete açıldı.
1997 - Rus uzay istasyonu Mir'de büyük bir yangın çıktı.
1997 - Genetik kopyalama yöntemiyle üretilen ilk memeli hayvan olan ve 14 Şubat 2003 tarihinde ölen Dolly adlı koyunun, İskoçya'daki Roslin Enstitüsü'nde klonlandığı duyuruldu.
22 Şubat 2016 Pazartesi
Karanlıkta Diyalog
135 ülkede, 8 milyonu aşkın kişinin ziyaret ettiği Karanlıkta Diyalog Deneyimsel Sergisi, ziyaretçilerini hiç tanımadıkları bir İstanbul'la tanıştırmaya hazırlanıyor.
Karanlıkta Diyalog Sergisi günlük hayat deneyimlerini karanlıkta yaşayarak Görme engeli konusunda farkındalığı arrtırmayı amaçlıyor.
Görme engelli rehberler, dokunarak, koklayarak ve duyarak farklı bir görme deneyimi yaşamanızı sağlayacak.
Seans Bilgileri:
• Hafta içi ve cumartesi günleri 10:00-19:00 saatleri arası, pazar günleri ise 12:00-19:00 saatleri arası hizmet vermektedir.
• İngilizce seanslar;hafta sonu 14:00, 16:00, 18:00 saatlerinde gerçekleşecektir.
• Hafta içi saat 18:00 ve sonrasındaki seansların süresi 75 dakikadır.
• Cumartesi ve pazar günleri ise 17:00 ve sonrasındaki seansların süresi 75 dakikadır.
Sergi,22-27 Şubat 2016 tarihlerinde Gayrettepe Metro İstasyonu Dialog Sergi Alanında izlenebilir.
21 Şubat 2016 Pazar
Geçmişten günümüze Piyalepaşa
Tok Tutan Kış çorbası
Malzemeler:
2 tatlı kaşığı zeytinyağı, 1 orta boy soğan, 1 çay kaşığı tuz, 2 diş sarımsak, 2 tatlı kaşığı taze zencefil, 1 kg havuç, 1 adet patates, 6 bardak su, 8 ceviz, 1 su bardağı yoğurt, kıyılmış maydanoz, 1 tatlı kaşığı pul biber.
Hazırlanışı:
Zeytinyağında kıyılmış soğanı yakmadan çevirin. Üzerine rendelenmiş zencefili, tuzu ve ezilmiş sarımsağı ekleyip 2 dakika soteleyin. Yıkanmış, soyulmuş ve küp küp doğranmış havuçları ve patatesi ekleyin. Suyunu ilave edin. Yirmi beş dakika kadar malzemeler yumuşayıncaya kadar orta ateşte pişirmeye devam edin. Bir kapta yoğurt, pul biber ve maydanozu harmanlayın. Cevizleri kıyın. Malzemeleri ateşten alın ve blenderdan bulamaç haline gelinceye kadar geçirin. Yoğurtlu karışımı ve cevizleri ilave edip iyice karıştırın ve servis yapın.
20 Şubat 2016 Cumartesi
Tek umudumuz kelimeler
Geride bıraktığımız 2015 yılının ilk günü Lûgat365 adlı bir proje girdi hayatımıza. Bir vaatleri vardı, bir yıl boyunca her gün bir kelimeyi paylaşacaklardı. 1 Ocak 2015’te “teşebbüs” kelimesiyle başlayan proje, 31 Aralık günü “Allahaısmarladık” kelimesiyle sona erdi. Kalendermeşrep, aliyülâlâ, lâfügüzaf, naif, nâzende, fevkalbeşer, âdâbımuâşeret, sarfınazar, şekerrenk, şikemperver, babayâni, hercümerç, filhakîka, bilâkaydüşart ve unutulmaya yüz tutmuş daha nice güzel kelime önce sosyal medya aracılığıyla yayıldı, sonra çantaların üstüne kondu, sokak sokak dolaştı; fincanlarda, bardaklarda, bardak altlıklarında, ayraçlarda, posterlerde kelime sevdalısı insanlarla buluştu. Dijital platformlarda başlayıp sokaklara yayılan Lûgat365 projesi, Aralık ayının son haftasında kitaplıklardaki yerini de almaya başladı. Bir yıl boyunca paylaşılan 365 güzel kelime, usta yazarların eserlerinden yapılan alıntılarla birlikte nevi şahsına münhasır bir tasarımı ve el yapımı özel bez cildiyle Can Yayınları tarafından kitap olarak basıldı. Biz de Lûgat365 projesinin sahipleri Banu ve Onur Ertuğrul çiftiyle bir araya geldik, hem hikâyeleri hem de Lûgat365 kitabı üzerine hasbıhal ettik.
Cansu Canseven İn Artfulliving sitesindeki 11 Şubat tarihli yazısından alınmıştır. Tamamını okumak için http://www.artfulliving.com.tr/edebiyat/tek-umudumuz-kelimeler-i-478119 Şubat 2016 Cuma
Danimarkalı Kız
Ezgi Kurt'un 19 Şubat tarihli gaia dergi yazısından alınmıştır. Yazının tamamı için https://gaiadergi.com/bir-donusum-degil-gercek-kimligine-kavusma-hikayesi-the-danish-girl/
18 Şubat 2016 Perşembe
Psikomotor becerileri hızla öğrenmenin yolu
Her becerinin algısal, bilişsel ve motor unsurları vardır ve bunların yoğunluğu o becerinin özelliklerine göre farklılaşır. Örneğin; mors alfabesini öğrenmede bilişsel unsurlar daha fazlayken tenis oynama becerisinde motor beceriler daha fazladır. Psikomotor beceriler bedenimizdeki kasların herhangi bir işi veya bir görevi tamamlamak için yapacağımız hareketlerin eşgüdümlü olarak çalışmasıdır.
Psikomotor beceriler hareketlerimizi gerçekleştirmede kullandığımız kasların özelliklerine göre kaba motor ve ince motor beceriler olarak ayrılmıştır. Buna göre kaba motor beceriler; emekleme, ayakta durma, yürüme, koşma, salınım, dönme, yuvarlanma, zıplama ve dengede durma gibi geniş-büyük kasların kontrolünü; ince motor beceriler ise tutma, kavrama, yazma, yırtma, çizme, yapıştırma, kesme gibi el-göz koordinasyonu gerektiren küçük kasların kontrolünü sağlama olarak tanımlanıyor.
Gaia dergi 18 Şubat tarihli Gaye Özen Bilim ve teknoloji yazısından alınmıştır. Yazının tamamı için https://gaiadergi.com/arastirmacilar-psikomotor-becerileri-hizli-ogrenmenin-yolunu-acikliyor/